Moda portföyünde Dsquared, Maison Martin Margiela ve Sophia Kokosalaki gibi markaları bulunduran Rosso, geçtiğimiz Temmuz ayında Viktor & Rolf markasının çoğunluk hissesini almıştır.

Viktor&Rolf markası, Viktor Horsting ve Rolf Snoeren tarafından 1993’te Amsterdam’da kuruldu. 1998’de Paris Moda Haftası sırasında başka yerde sıradışı bir defile düzenleyerek medyanın ilgisini çekmeyi başardılar. 2003’te Paris’teki Moda Müzesi’nde, 10 yıllık retrospektif sergileri yapıldı. 2005’te ise, ilk mağazalarını Milano’da açtılar. Hatta bu mağaza “ters” olarak inşa edildiği için şehirdeki ziyaret aktivitelerinden sayıldı. 2006’ya gelindiğinde marka, H&M’e kapsül bir koleksiyon hazırladı. 2008 Temmuz’unda Renzo Rossa’ya hisselerinin çoğunluğunu satan Viktor&Rolf, en çok da geçtiğimiz sezon düzenledikleri aktivist şovuyla anıldı. Kıyafetlerin üzerinde koskoca “No” (hayır) ve “Dream On” (hayal et) yazılıydı. Makyajlar da bile bu “hayır” devam etmişti.

Moda döngüsünün hızına tepkisini unutulmaz şovuyla anlatan Viktor&Rolf koleksiyonundan seçmeler…

“Giyinirken insan herşeyden ve herkesten önce kendini tatmin etmelidir. Sokaktaki insanı, şık bir kalabalığı yada silueti çizilmiş bir çağdaş tarzın teorik bekçilerini değil, kendini memnun etmelidir. Giyim, güne nasıl uyandığın, neler hissettiğin, hüznün ve neşeyle ilgili olarak değişkenlikler, sürprizler taşımalı. İnsanlar hep beraber bugün ne giyeceklerine karar veriyorlar. Ya da hep birlikte belli renkler taşıyorlar vitrinlere doğadan. Günün modası demek kendine güvensizliğin çağdaş adıdır ve insan yeni biçimini savunmasının bir yoludur”.

“Çağdaş dünya yalnızca modada değil, sanatın bütün kollarında kişiyi körleştiren bir dünya, zamanla yarışılan, az zamanda çok iş peşinde koşulan ve renklere, çizgilere ticari kaygılarla bakılan, gitgide islevsel olmaya zorlanan bu dünya, tarihiyle güzel ve anlamlı. Hele Anadolu!…

New York Moda Haftası’nda 2008-2009 sonbahar/kış hazır giyim koleksiyonlarını tanıtan ünlü moda markalarından Marc Jacobs, defileyi izleyenler tarafından beklediği beğeniyi maalesef alamadı. Defile sırasında durgun bir modasever ve moda eleştirmeni grubunun Marc Jacobs defilesini izliyor olmasının sebeplerinden biri özensizce hazırlanmış olan podyum ve yaratılmış olan atmosfer olanilir yada aslında aha da önemlisi nostaljik öğeler taşıyan detayların üzerinden yine özensizce geçilerek hazırlanmış olan yepyeni ve sıradan bir koleksiyon oluşu.

Her yeni sezon moda dünyasına yön veren markalardan biri olmuş olan Marc Jacobs, yeni sezonda ışıltısını biraz kaybetmişe benziyor.

Bu detayların dışında göze çarpan bir diğer detay ise, geçtiğimiz yaz sezonunda olduğu gibi şapka aksesuarından vazgeçememiş olması.

Paris Moda Haftası’nda düzenlenen ünlü tasarımcı ve moda devi Miucca Prada’nın Miu Miu defilesi büyük beğeni toplayarak koleksiyon tanıtımını gerçekleştirdi. Ana temasını spor kıyafetler oluşturan Miu Miu koleksiyonunda özellikle binici ceketleri, koni biçimindeki topuklar dikkat çekti. Defile de dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise koleksiyonu tanıtan mankenlerin giydikleri kıyafetlerin üzerindeki isim ve soyadlarının baş harfleri bulunuyor olmasıydı.

Hazır giyim dünyasında yarattığı farklı tasarımları ve büyük beğeni toplayan koleksiyonları ayakkabı dünyasında da sürdüren Miu Miu’nun defilesinde kullandığı ayakkabı modelleri yine gözlerden kaçmadı.

Moda dünyasının en gösterişli ve en sükseli defilelerinin yaratıcısı, en ses getiren koleksiyonların tasarımcısı Karl Lagerfeld, bu kez de bizleri şaşırtmıyor ve hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir ilke imza atıyor.

Chanel defilesinde podyumu bir atlı karıncaya çevirerek rakiplerine meydan okudu.